Başarının Önündeki Engel “Yetersizlik Hissi”

Hayatın içinde insanı en çok rahatsız eden duyguların başında yetersizlik duygusu gelir. Bu duygu kişiyi çok sık etkiliyorsa, nedensiz bir biçimde ortaya çıkıyorsa buna bağlantılı olarak bir çok problem de peşi sıra kişinin hayatını etkilemeye başlamaktadır. 

Yetersizlik duygusu sosyal açıdan kişide erken çocukluk travmaları, aşırı eleştiriler ebeveynler ve mükemmeliyetçi yaklaşımlar, istismarcı bir eş, baskıcı bir patron, depresyon – kaygı bozuklukları ve bu tür psikolojik rahatsızlıklar da yetersizlik duygusuna katkıda bulunan etmenler arasında yer alır. Bu durum öyle bir paradoksal yapı içindedir ki kişi saymış olduğumuz problemlerin varlığını da kendi yetersizliğine bağlayarak gerçeği görmenin önüne geçmektedir çoğu zaman. Sosyal nedenlerin yanı sıra vücuttaki herhangi bir engel, farklı yüz ve vücut yapısına sahip olma gibi çeşitli  fizyolojik boyutlara bağlı olarak da açığa çıkabilmektedir.

Yetersizlik duygusu, mükemmeliyetçilik, değersiz hissetme ve başka birtakım akıldışı düşünceler geliştirmekten kaynaklanır. Bu duyguyu sıklıkla yaşayan kişilerde uyumu olmayan baş etme yöntemleri gelişebilmektedir.

  • Bunlardan birisi yaşamış olduğu duyguları çevresindekilere yansıtmamak adına kendisini sosyal yaşamdan uzak tutmaktır. 
  • Bir diğer yöntem ise kendisini ifade edemediği için aşırı yeme, aşırı para harcama veyahut bağımlılık yaratacak herhangi bir yola yönelmektir. 
  • Bazı kişilerde ise bu durum, yetersizlik duygularını karşılarındaki insana yansıtma hali olarak seyretmektedir. İnsanları ve olayları aşırı eleştirme, kontrol etmeye çalışma, olumsuzluklar karşısında suçlayıcı bir tavırla kendini güçlü hissetmeye çabalamak vardır.

Yetersizlik duygusu kişinin kendisini aşırı eleştirmesine neden olur ve benlik saygısını azaltır. İnsanlar tarafından kabul görmeyeceği düşüncesi nedeniyle sosyal yaşamdan uzaklaştırır ve kişilerarası ilişkilerde sorunlara neden olur. Ayrıca başarısızlık korkusunu tetikler ve performans kaygısını da arttırarak elde edilecek bir başarının en temel engelleyici unsuru olur. Özellikle zayıflama gibi uzun soluklu süreçlerde çok kısıtlı göstergelere takılı kalarak her defasında süreci başarısızlıkla noktalarlar. 

 

Yetersizlik duygusuna sahip kişiler:

  • Çevrelerindeki kişileri kaybetme korkusu yaşarlar bu sebeple genelde kaygılıdırlar,
  • Başarılarının sebeplerini dışsal faktörlere, başarısızlıklarının nedenlerini kendilerine yüklerler,
  • Başarılarını şans, talih, tesadüf olarak görürler,
  • Duydukları olumlu düşüncelere sevinemezler,
  • Övgü almak her ne kadar hoşlarına gitse de bunu hak edip haketmedikleri üzerine kafa yorarlar,
  • Mükemmele ulaşma istekleri onları daima hep eksik hissettirir,
  • Tek başlarına karar vermekte zorlanırlar,
  • Kendilerinde eksik gördükleri konuda başarılı olan kişileri kıskanırlar,
  • Değer gördükleri kişiye hemen bağlanırlar,
  • Alışkanlıklarının dışına çıkmakta tedirgin olurlar,
  • Bu kişiler sosyal fobi geliştirebilirler ya da çok hırslı bir kişiliğe dönüşebilirler.

 

Yetersizlik duygusuyla başa çıkmak için;

  • Hedefler “kısa-orta-uzun” vadeli hedefler olarak sınıflandırılmalıdır.

 Hedefler şu özellikler çerçevesinde belirlenmelidir:

  1. Ulaşılmak istenen hedef kesin ve net tanımlanmalıdır.
  2. Hedef ölçülebilir olmalıdır.
  3. Hedef Alıcılar tarafından kabul edilir olmalıdır.
  4. Hedef makul / gerçekçi olmalıdır.
  5. Hedef net bir zaman takviminde erişilir olmalıdır.
  • Kısa vadeli hedeflerin başarılması uzun vadeli hedeflerden daha kolaydır ve kişiye özgüven sağlamada önemlidir. Kişi hedeflerini gerçekleştirdikçe zamanla yeterlilik duygusu kazanacaktır.
  • Kişinin iyi ve güçlü yönlerini belirlemesi (listelemek) ve bu yönlerini geliştirmek için harekete geçmesi gerekir.
  • Kişi kısa vadede zaman dilimleri belirleyip o dilimlerde kendini eleştirmek yerine kabullenmek için çaba sarf etmelidir. Kişinin kendini sürekli olumsuz eleştirmesi akıl dışı bir düşüncedir ve bu yolla kendine yaptığı büyük bir haksızlıktır.
Yorum Yazın