Ayliz Karadan -30 Kg

Beni anlıyorlar! Beni gerçekten dinliyorlar!

Açıkcası benim daha önce hiç kamp tecrübem olmadı, kampların varlığından bile haberdar değildim. Buraya gelmeme annem vesile oldu. Çok böyle kiloyu yönetemediğimi, su içsem yarıyor zannettiğim “bunların tabi birer bahane olduğunu sonradan keşfedebiliyor insan”, aslında hareket ediyorum kilo veremiyorum, diyetisyene gidiyorum veriyorum ama koruyamıyorum, süreklilik arz etmiyor öyle bir noktada annem bu kampı keşfetmişti. Bana söyledi ben de çok makul buldum aslında, çünkü denemediğim bir şey kalmamıştı. Şok diyetler olsun, diyetisyenler olsun, satılan farklı farklı ilaçlar ve ürünler var bunlardan hiç birisinden kalıcı bir sonuç elde edememiştim. Burası benim için son çare gibi bir durumdu. Çünkü bu kadar çok şey denedikten sonra insan böyle bir yerin varlığını bilmediğinde ameliyat veya tıbbi cerrahi gibi konulara yöneliyor ama onlar için de gerçekten hem maddiyat hem de gerçekten cesaret gerekiyor. Ayrıca ne kadar sağlıklı bunlar, ne kadar sürdürülebilir bu işlerde onlardan da emin olamıyorsunuz ciddi bir araştırma gerekiyor. Öyle bir ameliyat ihtiyacım da yoktu açıkcası, hiçbir zaman ameliyat olmayı da düşünmedim.

Burayı bulduktan sonra gelirken tabi hiçbir kamp tecrübem yok, nasıl bir yer beni bekliyor bilmiyorum ama tamamen insan şu bilinçle geliyor “AÇ KALIYORUZ, HİÇBİR ŞEY YEMİYORUZ, DELİ GİBİ SPOR YAPIYORUZ BİR MUCİZE YARATIYORLAR, 1 AYDA 25 KG VERİCEM” Böyle zannederek geldim çünkü hiçbir bilgim yok ve geldiğimde aslında bu işin böyle olmadığını, gayet doyurucu şeyler yediğimizi, ev yemekleri yediğimizi, gerektiği kadar spor yaptığımızı ve bunun bir mucize değil bir takım çalışması olduğunu, bir emek olduğunu, hocalarınızla, diğer arkadaşlarla, kendimle bir süreç olduğunu ve kalıcı olması için de aslında çok fazla hıza ihtiyaç duymadığımı, gerekli verimli, kendimi sağlıklı ve fit hissettirecek kiloları vermem gerektiğini en başında öğrendim. Bu benim için çok güzeldi. Bildiğim tüm doğruların aslında ne kadar yanlış olduğunu, neden kilo aldığımı, neden kilo veremediğimi yada verdiğim kiloları neden koruyamadığımı daha net görmemi sağladı benim için o yüzden giderken, “Ben veda etmiyorum mezun oluyorum” diyorum. Çünkü ben burada gerçekten bir okul okudum, yemeği sevmeyi öğrendim, porsiyonlamayı öğrendim, spor yapmayı öğrendim, sporu ne için yapmam gerektiğini öğrendim, sporu sevmeyi öğrendim. Birden fazla farklı kültür ve farklı geçmişten gelen insanlarla bağ kurmayı, onlarla bir evde aile olarak yaşamayı öğrendim.

Buraya geldiğimde tabi ki hepimizin ilişki problemleri, aile problemleri, kayıplar, maddi problemlerle ilgili yaşadığı bir süreç oluyor. Kendini dibe batmış hissediyorsun, kimsenin seni anlamadığını, sana yardım edemeyeceğini düşünüyorsun. Bir daha ayağa kalkacak gücüm yokmuş gibi hissettiğin bir evre oluşuyor ve yemek çok kolay bir sığınak haline geliyor. Fark etmeden aslında, bilinçsizce, üzgünken, mutluyken bunu yemekle süslemeyi başarıyorsun. Kilo alma sürecinde tek yapabildiğin, başarı olarak zannettiğin şey maalesef bu. Ve o sorunları sadece sen yaşıyormuşsun başka hiç kimse yaşamıyormuş, en büyük dert seninmiş zannediyorsun. Ben de öyle bir dönemdeydim. Buraya geldiğimde benden daha çok şey yaşamış ama benden daha güçlü duran insanları gördüm. Benden daha az şey yaşamış ama benden daha çok yıpranmış olanları gördüm. Yeri geldi şükrettim, yeri geldi destek oldum yeri geldi bana destek oldular ve en güzel yanı burada gerçekten pes etmeye çok yakın olduğum bir yerde beni anlayan insanlar, pes etmeme izin vermeden her yeni gün elimden tutup kalkmama yardımcı oldular. Buranın en büyük avantajı, bence en büyük yanı bu. O ruh o motivasyon seni anlayan insanların varlığı ve buraya ikinci bir ev diyorum benim için. Belki de hayatımda ilk defa kendimi bu kadar bir yere ait hissettim. Kendi normal yaşantınızda bile bu kadar ait hissetmediğiniz bir noktadasınız burada çünkü etrafınızsa sizinle aynı şekilde, aynı sorunu yaşayan, farklı geçmişlerden farklı aile yapılarından gelen insanlar hiç fark etmez ortak payda kilo probleminiz, sizi kilo almaya iten sebepler. Konuşmaya başladığınızda bu insanlarla o kadar çok ortak şeyimiz çıkıyor ki sonunda diyorsun ki “Beni anlıyorlar! Beni gerçekten dinliyorlar! Bana gerçekten bir çözüm üretiyorlar.” Ve o ruhla o motivasyonla burada kilo vermek gerçekten kolay.

Galiba buraya gelerek hayatımda kendim için en önemli ve en iyi şeyi yaptığımın farkına vardım. İlk defa kendim için doğru bir şey yaptığımın farkına vardım ve bu süreci uzatmam gerektiğini düşündüm çünkü şunu gördüm ki ben mutlu değilsem ne aileme, ne çocuğuma ne arkadaşlarıma ne mutluluk verebilirim, ne onlara yardımcı olabilirim! Kendimi çözmeden, tamamen kendimi çözdüğüme inanmadan bu süreci tamamlamak istemedim. Evet 1 ay için gelmiştim, 10 kg gibi bir hedefim vardı. Buraya geldiğimde sorunumun aslında kilo olmadığını fark ettim. Benim çözmem gereken kilo almama sebep olan başlıca iç dünyamda problemler vardı. Kendimi keşfetmem gerekiyordu, kendimi bulmam gerekiyordu. Bunları çözünce zaten kilonun bir problem olmadığı, sadece bu çözülmesi gereken sorunların dışa vurumu olduğunu keşfettikçe buradaki süreci uzattım ve çok doğru bir karar verdim. Şu an hayatımda hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum hem fizik olarak, hem beyin olarak, hem psikolojik olarak. Çok zindeyim çok sağlıklıyım. Mesela şu anda kamptan gidiyorum istediğim kiloda değilim daha kilo vermek istiyorum ama o kadar kafam rahat ki çünkü artık biliyorum bunu verebilirim, normal hayatımda, yaşantımda normal insanlarla birlikte bu süreci 1-2 ayda sağlıklı yaşayarak dengeleyebilirim ve kilo alıp vermek o kadar normal bir insan davranışıymış ki, ne o kadar zormuş ne o kadar kolaymış bir rutinmiş. Biz bunu kendi iç dünyamızda ki problemlerin dışa vurumu olarak adlandırdığımızdan çok büyük bir sorun haline getirmişiz. Aslında çok kolaymış almak da vermek de.

En başta şunu görüyorum, sizin yakınınızda bulunan anneniz, babanız, arkadaşlarınız kim olursa aslında size iyilik yaptıkları düşüncesiyle kötülük yaptıklarının bilincine varıyorsunuz. “Kızım bir tane ye bir şey olmaz”, misafirliğe gidersin; “Bugün ye yarın başlarsın yeniden diyete” yada “Sen aslında böyle de güzelsin, neden takıyorsun ki? Seni seven böyle sevsin.” Bu cümleler o insanların sizi kırmak istemediği, aslında onların da farkında olduğu ama kırılmanızdan korktuğu, sizin yüzünüze vuramadığı tamamen bahaneler. Yalan uydurma söylemler. Bir annenin evladına sen kilolusun deyip onu üzebilme lüksü yok yada yakın bir arkadaşınızın sizden alacağı tepkiden korkup “tamam kilo aldın biraz ama halledersin” diecektir size. Kilo aldın, nasılsın, ne biçimsin, çok kötü oldun gibi sözleri duymuyoruz maalesef ve o insanların bize iyilik yaptığını zannederek bu süreç katlanarak ilerliyor. Bu insanların söylediklerine kulak asmamam gerektiğini öğrendim, şöyle ki ben mutlu muyum? Ben bu bedende mutluysam kilolu veya zayıf başka birinin söylediği bir şeyle hareket etmeme gerek yok. Kilo verdiniz diyelim dışarı çıktınız benim de başıma gelecek, başka kilo veren arkadaşlarımın da başına geldi; kilo verip gittiğinizde de “ya sen çok kilo vermişsin, hastalandın mı yoksa?”, “biraz ye istersen kemiklerin çıktı” yani bu süreç hiç bitmeyecek. İnsanlara kendinizi beğendirmeye çalışırsanız asla mutlu olamayacaksınız! Çünkü kilo aldığında biraz zayıflasan mı, zayıfladığınızda “Yemeği kestin bir derdin mi var?” Şeklinde yaklaşıyorlar. Yani önemli olan aynaya baktığınızda fit, zinde, güler yüzlü bir yansıma görebilmek. Ben şu anda o bedendeyim, mutluyum, huzurluyum.

İnsanların zorda kalınca, öyle bir çevrede bırakılınca gerçekten sınırlarının olmadığını öğrendim. Sadece böcek konusunda değil ben 29 yıldır spor yapmamış, spor geçmişi olmayan hareket etmekten yüksünen gerek zayıfken gerek kilo aldığım süreçte, hareketsiz, hiçbir şekilde spora ilgi duymayan bir insandım. Buraya geldiğimde de hiç unutmuyorum ilk gün yürüyüş parkuru vardı sabah, Ormanyaya gitmiştik. Benden daha kilolu insanlar vardı o an kampta, ben en arkadan yürüyebildim ve bu insanlar beni servis aracının toplanma yerinde beklemek zorunda kaldılar yaklaşık bi 15-20 dk belki de yarım saat tam hatırlayamıyorum, kendimden inanılmaz utandım. Çünkü benden daha çok kilolu, benden daha kötü sağlık durumu olan insanlar benden daha dinamik, benden daha kondisyonlulardı. Ben buraya geldiğimde 88-90 kg civarındaydım bir hareket kısıtlılığım da yoktu. Gayet yürüyebilir, koşabilir herhangi bir eklem problemim yoktu ve yürüyememiş olmaktan çok utandığımı hatırlıyorum. Yıllardır neden hareket etmediğimi sorguladım ilk geldiğim günde. Şimdi baktığımda inanılmaz atletik hissediyorum, inanılmaz hareketler yapıyorum, sürekli bi hareket içindeyim ve çoğu hocamla farklı farklı spor dalları denedik. Çoğu hocam aslında ben çocukluktan buna yönlendirilsem bir yeteneyim olduğu söyledi. Ve hani üzülsem mi sevinsem mi bilemedim ama küçükken başlasam neler olabilirdi insan bunu düşünüyor. Bundan sonra hayatımda illa ki spor olacak.

Burayı çok seviyorum. Sonsuza kadar ailem derken gerçekten çok ciddiyim. Burada tanıştığım tüm hocalarımın ayrı ayrı bende çok özel yerleri var. Her biri şahane insanlar. Hepinizin gerçekten tanıması gereken, size çok şey katacak insanlar bana çok şey kattılar en azından. Buraya kendimi bulmaya gelmiştim, tam olarak buldum mu? Belki. Serüvenin en azından bir kaç parçasını buldum. Devam eden bir hayatım var, burada öğrendiklerimi kullanarak eksik kalan parçalarını bulmaya devam edeceğini düşünüyorum çünkü dediğim gibi burası bir okul. Zayıflamak sadece öğrendiklerinizin bir sonucu. Nasıl kilo almak yaşadığınız kötü şeylerin bir sonucuysa burda da zayıflamak öğrendiğiniz iyi şeylerin bir sonucu. Aslında dediğim gibi hayatı, yaşamayı, yemekleri sevmeyi, porsiyonlamayı, bir sürü şeyi yani gerçekten hayatın ufak bir simülasyonu olarak düşünün ve çok derin detaylı bilgiler ediniyorsunuz. Buradan çıktığımda beni bambaşka bir hayat bekliyor. Gerçekten geride bıraktığım hayat geri döndüğümde beni kimsenin tanımayacağını düşünüyorum, hem dış görünüş olarak hem mental olarak. Çünkü çok daha iyiyim, çok daha mantıklıyım, çok daha dik duruyorum çok daha kendimden eminim. Bir tırtılın kelebek olduğu an gibi benim için, içimde öyle hissediyorum. Buraya geldiğimde mutsuz, kaotik, stresli en ufak bir şeyde ağlayan, alıngan, gerçekten 28 yaşına gelmiş ama belli başlı şeyleri kendi içinde çözememiş bir insandım. 29 yaşıma burada girdim, doğum günümü burada kutladım. Yeni yaşıma burada girmek bilmiyorum belki de onun uğuruna inanıyorumdur hala ama gerçekten yeni bir doğum oldu benim için burası. Şimdi dediğim gibi daha mantıklı, daha net görebilen, doğruyu yanlışı çoğu konuda daha iyi ayırt edebilen bir insan haline geldim. Kilo almanın sebeplerini öğrendim, kilo vermenin yollarını öğrendim bunların ikisini nasıl kullanabileceğimi, harmanlamayı öğrendim. O yüzden ben mezun oluyorum, çok mutluyum bir yandan da hüzünlüyüm ama burayı bırakmayacağımı da bildiğim için hüzne de çok yer vermiyorum.

Burada öğrendiğim en güzel şeylerden bir tanesi hiç hüzne gerek yok. Hayat mutlu oldukça, kendini sevdikçe, etrafını sevdikçe ve huzurlu oldukça güzel. O yüzden buradan ayrılışımı da gülerek yapıyorum, vedamı da böyle gülümseyerek yapıyorum. Umut ediyorum ki iyi bir fizikle, iyi bir zihinle ziyaretlerim sadece görmek amaçlı, kısa süreli ziyaretler olarak olur.

Buradan izleyen ve buraya gelmek isteyen insanlara da şunu söylemek istiyorum; “Eğer fırsatınız varsa, eğer imkanınız varsa 1 dk bile düşünmeyin. BEN ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE YAŞADIM, AZ ÖNCE ANLATTIKLARIM BENİM HİKAYEMDİ UMARIM ÇOK DAHA İYİLERİ SİZİN OLUR.”

Yorum Yazın