Kilolu ve Obez Olmanın Beden Algısı Üzerine Etkileri

Bir önceki yazımızda Benlik Saygısından bahsetmiştik, bu yazımızdaysa Beden Algısı üzerinde duracağız. Benlik saygısı ve beden algısı yakın ilişkisi olan kavramlardır ve sebep sonuç ilişkisi şeklinde birbirlerinden etkilenirler. Kişinin kendi bedenine ve beden parçalarına belli anlamlar vermesi kendilik algısı, kimlik ve kişilik kavramları ile ilişkilidir. Beden imajları ile barışık olanların yani toplum tarafından sözde kabul gören kıstaslar içinde yer alanların, insan ilişkilerinde kendilerine daha güvenli ve işlerinde daha başarılı oldukları görülürken, kendini beğenmeyen, kendinde birçok kusurlu yanın bulunduğunu düşünen bireylerinse yaşamlarının çeşitli dönemlerinde ya da sürekli olarak huzursuz, güvensiz ve değersizlik duyguları içinde oldukları bilinmekte ve görülmektedir.

En yalın anlamıyla beden algısı, zihnimizde şekillendirdiğimiz bedenimizin bize nasıl göründüğüdür. Beden algısı, “ben” fikrini oluşturur ve egonun sonraki biçimlenmesinde temel bir öneme sahiptir.

Beden algısı kavramı, çocuğun kendisini tanımaya başladığı bir yaşından itibaren ortaya çıkmaya başlar ve yaşam boyu sürekli olarak gelişerek değişir. Çocukluk masal kahramanlarından, filmlerde, çizgi filmlerde izlediğimiz tüm kahramanlar hep güzel fiziğe sahiptir ve dolayısıyla fiziksel özelliklerin önemli olduğu görüşü ile çok erken yaşlarda karşılaşırız.

Bireyin kendi bedenini algılaması objektiften çok subjektiftir. Bir kişinin algısı diğerlerinin bakışlarıyla uyum göstermeyebilir, aslında çok sık olarak, başkalarının yargılarından daha olumsuzdur.

Birçok kilolu ve obez birey görünüşlerinden hoşlanmaz ve bu, genellikle hızlı kilo verme isteklerinin başlıca sebebidir. Kilo kaybının görünüş ve çekiciliklerini artıracağına ve sonuç olarak kendileri hakkında daha iyi hissedeceklerine inanırlar. Aslında bu düşünce bireyleri daha çok baskı altına almakta ve oluşan girdabın daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olmaktadır. Kendini iyi hissetme halini sadece sonuca endeksli yaşatmak yerine mevcut beden algısı üzerinden kurulan hayallere odaklamaları çok daha doğru olacaktır.

Yapılan çalışmalarda obez kadınlarda beden hoşnutsuzluğu şiddetinin gerçek beden ağırlığından çok, algılanan beden ağırlığıyla ilişkili olduğu görülmüştür.

Obezitenin başlangıç yaşının beden hoşnutsuzluğuna etkisini araştıran çalışmalarda, 16 yaşından önce obezitesi başlayan kişilerin erişkin döneme geçildiğinde daha fazla beden hoşnutsuzluğu ve daha düşük benlik saygısı yaşadıkları görülmüştür. Bu durum çocukluk döneminde bedeniyle ilgili alaylara hassasiyetin daha fazla olması ve başa çıkma becerilerinin henüz yeterince gelişmemiş olmasına bağlanmaktadır.

Tüm bu çalışmalara ve bu doğrultuda yapılan değerlendirmelere baktığımız zaman zayıflama kavramının sadece yalın bir şekilde beslenme ve düzenli spor yapmanın ötesinde psikolojik temelli olduğunu ve bu yüzden mutlak surette çok yönlü profesyonel destekle çözümlenebileceğini söyleyebiliriz.

Yorum Yazın