Kilolu ve Obez Olmanın Benlik Saygısı Üzerine Etkileri

Benlik Saygısı 

Bir yandan Dünya üzerinde fiziksel sağlık açısından fazla kiloların verdiği zararlar araştırılmaya devam ederken diğer yandan da bu bireylerde gözlenen düşük benlik saygısının ve olumsuz beden algısının da bir sebep mi yoksa daha ziyade bir sonuç mu olduğu konusunda tartışmalar ve araştırmalar sürmeye devam etmektedir. Bu yazımızda Benlik Saygısı üzerinde duracak, bir sonraki yazımızda Beden Algısını ele alacağız.

Benlik saygısının tanımlamasına baktığımız zaman, kişinin kendini tanıması ve gerçekçi olarak değerlendirmesi sonucunda kendi yetenek ve güçlerini olduğu gibi kabul edip benimsemesi olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar kişinin kendisine karşı duyduğu sevgi, saygı ve güven duygularını ifade etmektedir.

Benlik saygısının bir çok öğesi vardır, bunlar; duygusal, zihinsel, toplumsal ve dolaylı olarak da bedensel öğelerdir. Benlik saygısının oluşması ve gelişmesinde önde gelen etkenler; Kendini değerli hissetme, yeteneklerini ortaya koyabilme, başarma, toplum içinde beğenilir olma, kabul görme, sevilme, kendi bedensel özelliklerini kabul ve benimseme olarak sayabiliriz.

Morris Rosenberg yaptığı çalışmada benlik saygısını kişinin kendisine karşı, olumlu veya olumsuz tutumu olarak ele almıştır. Kişi kendini değerlendirmede olumlu bir tutum içinde bulunuyorsa, benlik saygısı yüksek, olumsuz bir tutum içinde bulunuyorsa, benlik saygısı düşük olarak kabul edilmektedir.

Benlik saygısının bazı yönleri, zeka, görünüm, beden yapısı gibi kişinin doğal özelliklerinin üzerinde gelişir. Yaşam tecrübeleri, edindiği kültür, yaşadığı toplum, aile ve tüm çevresel faktörler bunun yapılanmasında rol oynar.

Benlik saygısı kişinin yaşamı boyunca sürer ve çevredeki bir çok değişkenden, insanlarla olan ilişkilerden, kişinin iş ve özel yaşamından doğrudan etkilenebilmektedir.

Benlik saygısının gelişimine katkıda bulunan 4 temel etken bulunmaktadır, bunlar:

1- Kişinin yaşamında önemli bir yere sahip olan insanlardan gördüğü ilgi, kabul edici ve saygılı davranışların varlığı bu konudaki temel etkenlerdendir.

2- Kişinin yaşam içinde edinmiş olduğu başarılar ve sahip olduğu sosyal statü de bir başka etkendir.

3- Kişinin başkaları tarafından kendisi için konulan ve kendi istediği amaçlara ulaşmış olması gerekmektedir. Kişinin başarılarını ve gücünü kendi ölçütleri açısından değerlendirmesi benlik saygısının gelişmesiyle ilgili temel bir etken oluşturur.

4- Kişinin başkaları tarafından yapılan değerlendirmelere nasıl karşılık verdiği de bir başka etken olarak gösterilmektedir.

Yapılan çalışmalara bakıldığında bireyin kilosu arttıkça benlik değerinde azalma olduğu görülmüştür. Obez bireylerde depresyon ve benlik saygısı düzeyleri incelendiğinde 87 obez kadınla yapılan bir çalışmada obezlerin %42.5’inin depresif olduğu, %58.6’sının benlik saygısının düşük olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra 64 kadın bireyle yapılan bir başka çalışmada kilo kaybedilmesi ile depresyon oranında azalma ve benlik saygısında da artış olduğu kaydedilmiştir.

Özellikle son 30 senelik zaman dilimi içinde yazılı ve görsel medyanın belirli bir beden yapısını kişilerin önüne sunması neticesinde zayıflık olgusu beğeni ve taktir toplarken, kilolu ve obez bireyler dışlanmakta ve çeşitli olumsuzluklarla karşılaşmaktadırlar. Yukarıda söylediğimiz gibi benlik saygısının kişi ilişkilerden ve bireyin bu ilişkilere verdiği değerden etkilendiğini düşünecek olursak, çevreden gelen olumsuz geri bildirimler bu bireylerde benlik saygısının günden güne azalmasına neden olacaktır. Kiloya bağlı olarak eleştirilme ve sosyal dışlanma, okul ya da iş yaşamını, sosyal ilişkileri ve fiziksel etkinliklere karşı tutumu da olumsuz etkilemektedir diyebiliriz. Bu da kilolu olma halinin tüm hayatı en temelinden etkilediğini ve niçin günümüzde çok ciddi bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Kilolu olma hali sadece ayna karşısında kendini beğenmemek yada istendiği gibi alışveriş yapamamak değil, bireyi yalnızlığa sürükleyerek psikolojik ve fizyolojik yok olma girdabı içine sürüklenmesi demektir.

Kilolu ve obez bireylerin çalışma hayatındaki yerlerine dair yapılan bir başka çalışma da net olarak ayrımcılıkla karşılaştıklarını gözler önüne sermektedir. İşverenlerin %16’sı obez kadınlara iş vermemekte, %44’ü de ancak özel şartlarda bu tür bireyleri çalıştırmayı kabul etmektedir. İşe alım yapılmayan sektörlerin ilk sıralarında “Güvenlik güçleri, itfaiye birimleri ve havayolları” yer almaktadır. Bu sadece işe alımla kalmamakta, ideal bedenle işe başlayıp zaman içinde kilo alımıyla devam eden seyir neticesinde işten çıkarmalarla karşılaşıldığı da görülmektedir. Kilolu ve özellikle obez bireylerin günlük hayat içerisinde önemli ölçüde önyargı ve ayrım ile karşılaştıkları da yadsınamaz bir gerçektir. Bu oluşan önyargı ve ayrımın zayıflama sonucunda ters bir orantıyla ortadan kaybolduğu da gözlenmektedir. Fakat şu unutulmamalıdır ki kilolu olma halini yaşayan bireylerin tüm bu saydığımız etkenlerin baskısı dışında bir karar alıp doğru bir sürece girmeleri gerekir ki sonuç geçici değil, kesin ve kalıcı olsun.

Yorum Yazın